Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Ekonomisi: “Şeytan Yoktur” Filmi Üzerine
Ekonomistler için her seçim, bir şeyden vazgeçmek anlamına gelir. Sınırlı kaynaklar karşısında hangi üretim alanına, hangi mala, hangi hizmete yatırım yapılacağı meselesi yalnızca rakamlardan ibaret değildir; bu kararlar aynı zamanda ahlaki, toplumsal ve duygusal boyutlar taşır. “Şeytan Yoktur” (There Is No Evil) filmi, tam da bu ikilemlerin insani düzlemdeki yansımasıdır. İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un yönettiği film, çekim yeri olarak İran’ın farklı bölgelerinde geçen dört hikâyeyi bir araya getirir. Ancak bu yazıda film yalnızca nerede çekildiğiyle değil, ekonomi biliminin prizmasından nasıl okunabileceğiyle ele alınacaktır.
Film Nerede Çekildi ve Bu Tercihin Ekonomik Anlamı
“Şeytan Yoktur” filmi İran’ın Tahran, Simnan ve Mazenderan bölgelerinde gizlice çekilmiştir. Yönetmen Rasoulof’un politik baskılar nedeniyle yurtdışına çıkışı yasaktı; bu nedenle film, sınırlı imkânlarla ve düşük bütçeyle, gizlilik içinde tamamlandı. Bu durum, mikro ölçekte bir “kaynak yönetimi” örneğidir. Sermayenin, emeğin ve zamanın kıt olduğu bir ortamda yaratıcı üretimin nasıl sürdürülebileceğini gösterir. Film ekibi, yasa dışı çekim koşulları altında “alternatif bir piyasa modeli” geliştirmiştir — bu model, risk ile getiri arasındaki klasik ekonomik dengenin sanatsal versiyonudur.
Bireysel Seçimler ve Fırsat Maliyeti
Filmin teması, bireyin vicdanıyla otorite arasındaki çatışmadır. Ekonomik açıdan bakıldığında, bu çatışma “fırsat maliyeti” kavramına benzer. Her birey, yaptığı veya yapmadığı seçimle bir maliyete katlanır. Filmde infaz emrini uygulayan ya da reddeden karakterler, ekonomik sistemdeki aktörler gibi kendi “fırsat maliyetlerini” hesaplar. Bir asker, emre itaat ederek geçimini sağlayabilir ama ahlaki bir kayıp yaşar; bir başkası direnir ve işini kaybeder ama vicdanını korur. Bu, mikro ekonomideki fayda-maliyet analizinin insani bir izdüşümüdür.
Piyasa Dinamikleri ve Ahlaki Sermaye
Ekonomide “piyasa başarısızlığı” terimi, bireysel çıkarların toplumsal refahı olumsuz etkilediği durumları tanımlar. “Şeytan Yoktur” filmi, bu kavramı ahlaki bir düzlemde yeniden düşünmeye davet eder. Baskı altındaki bir toplumda, ahlaki sermaye tıpkı finansal sermaye gibi aşınır. İnsanlar, korku ekonomisi içinde “uyum sağlayarak” hayatta kalmaya çalışır. Ancak bu uyum, uzun vadede toplumsal üretkenliği ve güveni zedeler. Dolayısıyla film, ahlaki değerlerin de ekonomik birer kaynak olduğunu ve sürdürülebilir kalkınmanın bu görünmez sermayeye bağlı olduğunu ima eder.
Toplumsal Refah ve Görünmeyen Elin Yokluğu
Adam Smith’in “görünmeyen el” metaforu, bireysel çıkarların toplamda toplumsal refaha hizmet edeceği inancına dayanır. Ancak filmde, bu mekanizmanın işlememesi durumu resmedilir. Bireylerin korku, itaat ve vicdan arasında sıkıştığı bir sistemde görünmeyen el, yerini görünür baskılara bırakır. Devletin ve otoritenin mutlak kontrolü, serbest piyasa mantığını bozar; insanlar “özgür seçim” yapamaz. Bu durumda piyasa değil, korku düzeni işler. Ekonomik sistem, ahlaki temellerini kaybettiğinde verimlilik de sürdürülemez hale gelir.
Sinema Üretiminin Gölgesinde: Sansür Ekonomisi
Rasoulof’un filmi, yalnızca bir sanat eseri değil, aynı zamanda sansür ekonomisinin içsel bir eleştirisidir. Sansür, bilgi akışını sınırlayarak rekabeti ve yeniliği engeller; tıpkı kapalı ekonomilerdeki ticaret bariyerleri gibi. Film, yasaklı bir ortamda yaratıldığı için alternatif bir üretim ekosistemi doğurmuştur — düşük maliyetli ekipmanlar, gönüllü emek, gizli dağıtım kanalları. Bu durum, girişimciliğin en saf halidir: yenilik, zorunluluktan doğar.
Geleceğe Dair Bir Ekonomik Yansıma
“Şeytan Yoktur” filmi, gelecekteki ekonomik senaryolar için de metaforik dersler içerir. Kaynakların kıtlaştığı, bireysel özgürlüklerin azaldığı bir dünyada piyasa mekanizmaları, yalnızca matematiksel modellerle açıklanamaz. Ekonomi, insan davranışlarının, etik değerlerin ve politik sistemlerin kesişiminde var olur. Bu nedenle, geleceğin ekonomisti yalnızca arz-talep eğrilerini değil, vicdanın maliyetini de hesaplayabilmelidir.
Sonuç olarak, “Şeytan Yoktur” filmi İran’da çekilmiş olabilir; ancak anlattığı şey, küresel bir ekonomik gerçektir: her sistem, insanın seçim gücü kadar özgürdür. Ekonomi, yalnızca para değil, aynı zamanda ahlaki bir denge sistemidir — ve bu denge bozulduğunda, ne piyasa kalır ne refah.